YAZI VE MESAJ

 


Çeşme başı (seri kani) :
 Yer altı kaynak suyudur. Kaynak türlerinden Yamaç Kaynağıdır. Suyu 5 C olup içilebilir. Bu kaynak suyu 1986 yılında köy muhtarlığının girişimleri sonucu halka içme ve kullanma suyu olarak ücretsiz verilmeye başlanmıştır. Şuan Beldenin içme ve kullanma ( sulama vs.) suyu bu kaynaktan sağlanmaktadır..
 
Türkan Sırtı ( Ğari Tırkan) : Etrafında bulunan dağlardan yüzeysel sular tarafından aşındırılan topraklar vadinin içinde birikerek bir düzlük oluşturmuş. Bu düzlük coğrafyada dağ içi ovası olarak adlandırılır. Belde halkı yaz aylarında hayvanlarını sağmak için bu düzlüğü kullanırlar. Ayrıca dinlenme ve piknik alanı olarak da değerlendirilir..
 
Gazi: Dağ içi ovasıdır. Muş ovasına benzer bir özelliği bulunmaktadır. Etrafı dağlarla çevrili geniş düzlüklerdir. Sulama imkanı olmadığından tarım yapılamamaktadır. Ancak hayvancılık için ideal bir meradır. Belde halkı ilkbahar yağışlarıyla yeşeren bu geniş düzlüklerde 3-4 ay boyunca hayvanlarını otlatırlar. Etrafındaki dağlardan ise yakacak odun ( özellikle meşe ) temin ederler. Bu ovada çok sayıda yabani meyve ağacı ( ekşi elma, erik başta olmak üzere ) bulunmaktadır. 
 
Zarkolan : Doğal olarak oluşmuş bir obruktur. ( Tavanı çökmüş 200-250 m. derinliğinde mağara ) Bu tür oluşumlara ülkemizde daha çok Akdeniz Bölgesi
‘nde Karstik ( kalker,tebeşir, jips,kireç gibi suda çok kolay eriyebilen arazi ) arazilerde rastlanır. Mağara çok derin olmakla beraber dibinde çok büyük yer altı suyu rezervi olduğu tahmin edilmektedir. Çevre genişliği 10 metre civarındadır. Derinliği kesin olarak bilinmemekle beraber 250 metre civarında olduğu tahmin edilmektedir. Kısacası  araştırılmayı bekleyen bir doğa harikası…
 
Seri kani düzlüğü : yaklaşık olarak 5 futbol sahası büyüklüğünde bir dağ içi ovasıdır. Bu ova belde halkı tarafından piknik, mesire alanı olarak kullanılıyor. Ayrıca bazı dönemlerde yine halk tarafından hayvan sağma ( küçük baş hayvan)  alanı  olarak değerlendiriliyor..Ovada en az 90- 100 yaşında çok sayıda meşe ağacı bulunmaktadır. Halk bu ağaçların gölgelerinde dinlenerek yorgunluklarını atmaktadırlar.. 
 
 
Coğrafyası : Belde, Bitlis ilinin 36 km kuzeybatısında yeralır. Güney Batısında Kavakbaşı Beldesi, Kuzeyinde Kayabaşı Köyü, Kuzey Doğusunda da Kapaklı Köyü bulunmaktadır.
 Yüzey şekilleri : Beldenin rakımı yüksektir. 1500 m.civarında. etrafı dağlarlar çevrili bir çanakta yeralır. Bitlis masifinin devamıdır. ( Masif: ilk oluşan kara parçası, Türkiye’de ilk oluşan yüzey şekli Bitlis dağlarıdır. )
İklimi : Sert karasal iklim özellikleri görülür.  Kışları sert, çok kar yağışlı ve soğuk geçer. Yazları ise serin ve kurak geçmektedir. Bitlis ili Doğu Anadolu Bölgesi’nde en çok yağış alan ildir. Yıllık ortalama 960 mm.yağış düşmektedir (metre kareye yaklaşık 1 metre yağmur demek).  Yağışların büyük bir bölümü ilk bahar ve kış aylarında düşer.  Sıcaklık ise yaz aylarında ortalama 25 C civarı, kışın ise 0 C dolaylarındadır. Karlı gün sayısı 100 günün üzerindedir.
Bitki Örtüsü : Doğal bitki örtüsü orman olmasına rağmen ormanların tahrip edilmesinden küçük boylu çalılıklar ve meşe ağaçlarından oluşmaktadır. Halk geçimini tarım ve hayvancılıktan sağladığı için meşe ağaçları kesilip yaprakları kışın hayvanlar için yem, kendileri için de yakacak odun temin ederler. Yer yer özellikle ormanların aşırı tahrip edildiği yerlerde 1 metreye varan ot topluluklarına rastlanır.   Bunun yanında değişik meyve ağaçları özellikle de çok sayıda ceviz,elma,erik,dut gibi meyve ağaçlarına rastlamak mümkündür.
Akarsular ve göller : Belde’de göl bulunmamaktadır. Küçük çaplı bir su kaynağı mevcuttur.. Yamaç kaynağıdır. Beldenin tüm içme ve sulama suyu buradan sağlanmaktadır. 
Nüfus ve Yerleşme : Nüfus ekonomik olarak yoğun bir göç vermekle beraber son nüfus sayımında 2200 civarı olarak sayılmıştır. Nüfusun büyük bir kısmı Aşağı Koyunlu olarak da adlandırılan Aşağı mahallededir. Belde’nin nüfusu özellikle erkekler yaz ayında batı illerine çalışmaya giderler. Yerleşme olarak toplu köy yerleşmesi şeklindedir. Meskenler doğal iklim koşullarından etkilenmiş olup taş meskenler ağırlıktadır. Fakat son yıllarda betonarme evlerin sayısı da hızla artmaktadır.
Ekonomik Durum :  Halkın temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Öncelikli hayvancılıktır. Özellikle küçükbaş hayvancılık ( koyun ve keçi ) önemlidir. Bunun yanında büyükbaş ve kümes hayvancılığı da yapılmaktadır. 
Tarım ise sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yapılır. En çok yetiştirilen ürünler: patates,buğday, fasulye, mısır ve az miktarda da tütün yetiştirilir.  
Ayrıca son yıllarda gençlerden oluşan köy kuruculuğu da ailelerin geçimlerini sağladığı bir ekonomik durum olarak ortaya çıkmaktadır.
Eğitim Durumu : Beldenin okur-yazar oranı son yıllarda gözle görülür bir şekilde artmıştır. Son yıllarda çok sayıda genç başta öğretmenlik olmak üzere tıp,mühendislik, hukuk, polislik gibi gözde bölümleri bitirerek Belde halkının gurur kaynağı olmaktadırlar.
 Şu anda da üniversitede okuyan büyük bir öğrenci kitlesi vardır. Beldede lise bulunmadığından dışarıda lise öğrenimine devam eden ellinin üzerinde öğrenci vardır.
                                                                                     GÖNDEREN :FATİH UYANIK
                                                                  BURSA /COĞRAFYA ÖĞRT
.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

4 GRUBA AYRILAN İNSAN
       Bilgi yönünden insanlar dört gruba ayrılır:
1- Bildiğini bilen: Böyle kimseler makbuldür. Kendinden emindir, cesurdur, birçok işi başarır.
2- Bildiğini bilmeyen: Böyle kimseler ikaza muhtaçtır. Çekingendir. Ben bu işi başaramam diye korkar. Gerekli ikaz yapıldığında o işi rahat başarır.
3- Bilmediğini bilen: Böyle kimseler haddini bilir. Her şeye burnunu sokmaz. Kendi işi ile meşgul olur. Böyle kimseler her zaman takdir görür.
4- Bilmediğini bilmeyen: Böyle kimseler hem kendine, hem topluma zarar verir. Hem bilmez, hem de bilmediğini bilmez. Yani hem kel, hem foduldur. Her şeye burnunu sokar. Burnu da pislikten kurtulmaz.
         Kendileri ile ilişki kurmak yönünden de insanlar dörde ayrılır:
1- Gıda gibi olan: Kendine ve topluma faydalı olur. Dünya ve ahiret saadeti için çalışır. Herkesin her zaman ihtiyaç duyduğu kimsedir. Böyle kimseleri arayıp bulmalı, bulunca da, kaybetmemek için gerekli tedbirleri almalı.
2- İlaç gibi olan: Ancak ihtiyaç olunca işe yarar. Bunları da ihmal etmemeli. Bir gün işe yarayabilir.
3- Ne kokan, ne bulaşan: Böyle kimselerin hiç kimseye yararı ve zararı dokunmaz. Varlıkları ile yoklukları arasında fark yok gibidir. Yer içer yatıp kalkar. Bir gayesiz yaşar. Bunlardan ne köy olur ne kasaba...
4- Hastalık gibi olan: Kendilerine ve topluma zararlı kimselerdir. Kendilerinden hep kötülük görülür. Bu tip insanlara hiç ihtiyaç olmaz. Fakat kendileri insanlara musallat olur, bulaşırlar. Bunların zararından kurtulmak için, mudara etmek gerekir.
         Nimete şükür
Nimete şükür bakımından da insanlar dörde ayrılır:
1- Nimete şükretmez, üstelik hep halinden şikâyet eder. Genelde fasıklar böyledir. Bunlardan uzak durmak gerekir.
2- Nimete şükreder, sıkıntılara katlanmaz, musibetlerden şikâyet eder. Günahkâr Müslümanlar böyledir.
3- Nimete şükreder, sıkıntılara da katlanır. Salih Müslümanlar böyledir.
4- Nimete şükreder, sıkıntılara da katlanır. Üstelik buna, sıkıntı ve bela nimetlerden daha tatlı gelir. Hakiki imana kavuşan evliya böyledir.

         Malı harcarken
Hadis-i şerifte bildirildiği gibi malı harcama yönünden insanlar dört gruba ayrılır:
1- İlmi ve malı vardır. Helalinden kazanır, meşru yerlere harcar.
2- İlmi ve malı yoktur. “Benim de malım ve ilmim olsaydı, ben de bunun gibi yapardım” der. Bunların ikisi mükâfatta beraberdir.
3- İlmi yok, ama malı çok. Cahilliği yüzünden harama, helale aldırış etmez.
4- İlmi yok, malı da yok. “Benim de malım olsaydı, bunun gibi yapardım” der. Bunların ikisi de günahta beraberdir.


GÖNDEREN:  MURAT KONUR




ABD’de 17 yaşında bir lise son sınıf öğrencisi, evinin bodrumuna kurduğu laboratuvarda nükleer füzyon gerçekleştirerek, dünyada bu işi yapan 18. ve en genç amatör oldu...


Michigan eyaletinin Rochester Hills kentindeki Stoney Creek lisesi son sınıf öğrencisi Thiago Olson’ın, ailesinin evinin bodrumunda küçük ölçekli bir nükleer füzyon yaratabilmesi iki yıldan uzun zamanını aldı.

Hidrojenin bir şekli olan "deuterium gazı"nı vakum bölümüne enjekte ettikten sonra 40 bin volt elektriği eski bir mamogram makinesinden yapılan füzyon odasına yükleyerek nükleer füzyonu gerçekleştiren Olson, bunun için 1000 saati aşkın araştırma ve çalışma yaptı.

İlk füzyonu Eylül’de yaptığını ve küçük yoğun enerji topları oluşturduğunu anlatan Thiago Olson, Siemens Vakfı’nın düzenlediği ulusal araştırma yarışmasının bu yılki yarı finalisti.
Arkadaşları tarafından "çılgın profesör" olarak çağrılan Olson, Mart ve Mayıs aylarında Detroit ve New Mexico’da düzenlenecek iki uluslararası bilim fuarına da katılmayı planlıyor. 



 GÖNDEREN:  MURAT KONUR




Enteresan Bir olay...

Frane Selak,74 yaşında emekli öğretmen.Hırvatistan’da yaşıyor.Tam 7 felaketten kurtuldu,dünyanın en şanslı insanı oldu.
1962 :Saraybosna’dan kalkan,Dubronik’e giden trene bindi.Tren raydan çıktı ve birkaç vagon nehre düştü.
Buz gibi suda 17 kişi boğuldu.Selak’ın kolu kırıldı ama kurtuldu.
1963 : Zagreb’te DC-8 tipi bir uçağa bindi.Uçak havadayken kapısı açıldı ve Selak aşağı düşen 20 kişiden biriydi.Kazada 19 kişi öldü!Selak
saman yığınına düştüğü için yaralı olarak kurtuldu.
1966 : Bindiği otobüs nehre uçtu.4kişi öldü,o birkaç sıyrıkla kurtuldu.
1970 : Otomobiliyle giderken motor alev aldı.Kendini dışarı zor attı,aracın benzin deposu infilak etti.
1973 : Otomobilinde meydana gelen patlamada saçlarının bir bölümünü kaybetti.
1995 : Zagreb sokaklarında otobüs çarptı.Yaralı kurtuldu.
1996 : Otomobil bir virajda Birleşmiş Milletler’e ait kamyonla çarpıştı.Skoda marka otomobiliyle uçuruma uçtu.O bir ağacın
üstüne düştü,otomobili yandı.
2003 : Frane Selak,piyangodan 1.3 trilyonluk ikramiye kazandı.Şimdi amacı kazasız belasız yaşamak.
2006 :Hala Yaşıyor..



Mail zincirindeki efsane!
 
17 Aralık 2006 Pazar 00:08 Mail zincirinde dolaşan efsana 2 Osmanlı askeriyle ilgili. Son günlerde herkes birbirine bu maili iletiyor. İşte sanaldaki efsane; İngilizler Hindistan'ı işgal eder, Hindistan Kralı Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir.
350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler. 40 kadarı esir alınır, diğerleri de savaşta şehit olur. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askeri İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bu gemi bir seferinde Avustralya'ya uğrar.
İki Osmanlı esiri bir yolunu bulup kaçarlar. Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşeoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa başlar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de Kasaplık yapar. Birinci dünya savaşında Avustralya Çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar. Hemen buluşup durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avusturalya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş. Bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans hazretleri; Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz. Duyduk ki devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız. Bu bir Osmanlı fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet, Karadeniz diyarından Menteşeoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sidney'in 250 km. uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 treni devirirler. Üçüncü tren kazasında askeri muhimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler. İki Osmanlı askeri aranmaya başlanır. Bir kaç gün sonunda sıcak çatışma olur ve Osmanlı askerleri bu Karlıdağlar da şehit edilir. İki askerin mezarı şu an da Sidney'e 250 km. uzakta Karlı Dağlar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlere Hindistan asıllı diyorlar. Oysa Hindistan'da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge yok. Bu bilgi Hindistan Büyükelçiliği'nin açıklamasından çıkarılmıştır. İşte sanalda dolaşan hikaye bu... Belki bir şehir efsanesi belki de gerçek... Kimbilir...




KÖYLÜ VE PADİŞAH

Yıldırım Bayezid Han köyleri dolaşıyordu. Köyün birinde çok yaşlı bir adama rastladı. Bu köylü, bahçesine incecik incecik meyve fidanları dikiyordu. Yıldırım Bayezid yaşlı köylüye takılmak istedi: "Baba!" dedi, "Bu fidanlar ne zaman büyüyüp de meyva verecek? Bu meyvalardan yemek sana nasip olacak mı dersin?" Köylü "Hiç sanmıyorum'," dedi. "Öyleyse niye kendini yorup duruyorsun?" "Biz atalarımızın diktiği ağaçların yemişini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizden yesinler." "Aferin!" dedi padişah ve köylüye bir kese altın verdi. Köylünün "Bak sultanım! Gördün mü?
Bizim fidanlarımız şimdiden yemiş verdi!" cevabı Yıldırım Bayezid'in çok hoşuna gittti. Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verdi. Köylü "Fidanlar bir senede iki kere de veriyormuş sultanım!" demekten kendini alamadı.
ÇANAKKALE İÇİNDE
İngiliz garson, Türk müşteriye:
-“Çanakkale’de çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz” deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:
-Orada ne işiniz vardı?

NEYZEN’ İN NEZAKETİ!
Mehmet Âkif, elini yıkadıktan sonra, Neyzen Tevfik’ in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce:
-Hayır, diye bağırmış. Elimi daha yeni yıkadım.

GÖNÜLSÜZ GÖNÜL
Abdülhak Hâmid’ in evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım, Abdülhak Hamid’ e döner ve:
- Efendim, gönül kocamaz! der.
Hamid cevap verir:
- Kocamaz ama, kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.
BÖYLE KORUNUR
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.
Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!

ACI SÖZ
Lokman Hekim'e "Hastalarımıza ne yedirtelim?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: "Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin!"
YAŞAMAK
Komedyen Cortar'a "Hastalanınca ne yapmak gerekir?" diye sorduklarında demiş ki: "Mutlaka doktora gidiniz, zira doktorun yaşaması gerekir. Verdiği ilacı da alın, çünkü eczacının yaşaması gerekir. Fakat ilaçları sakın İçmeyin, zira sizin de yaşamanız gerekir."
TERS ORANTI
Ünlü bir konuşmacıya sormuşlar: "İyi bir konuşmaya hazırlanmanın öneminden söz etmiştiniz. Acaba beş dakikalık konuşma için ne kadar önceden hazırlanmaya başlarsınız?" Konuşmacı hiç düşünmeden "İki ay!" demiş. "Ya on dakikalık konuşma için?" Cevap "Bir ay!" olmuş. Konuşma süresi arttıkça hazırlanma süresi azalmış. En son soru şu olmuş: "İki saatlik bir konuşma için?" Konuşmacı gülümseyerek cevap vermiş: "Şimdi başlayabilirim."
BEYAZLAŞMAK
Beyaz-zenci ayırımının yapıldığı yıllarda zenciler ezildiklerini, horlandıklarını şöyle bir hikâyeyle anlatıyorlardı: Smith ve John 1900'lü yılların başında Amerika'da yaşamaya çalışan iki zenci arkadaştırlar. Beyaz adam-zenci ayırımının had safhaya ulaştığı, zencilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bu yıllarda birgün New York sokaklannda beraber gezerken gözlerine bir tablo takılır, tabloda şöyle yazmaktadır: "Zenciler beyazlatılır,fiyatı 100 dolar!" Smith'in 101 doları,'John'un 99 doları vardır. John, Smith'e "Bir dolarını bana ver, ikimiz de beraber girip beyazlanalım!" der. Smith bu teklifi kabul etmez. Hayır, önce ben gireyim, eğer beyazlanıp çıkarsam sen de girersin!" deyip içeri girer. Biraz sonra beyaz şekilde çıkan Smith'i görünce John "Oooo Smith, sen ne kadar da beyazlamışsın; kalan bir doları bana ver, ben de girip beyazlaşayım!" der. Duyduğu cevap şöyledir: Kaybol, pis zenci!"
MUTLULUK
Tolstoy'a "Nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: "Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı hiç düşünmeyerek."
FAKİRİN TAVUKLARI
Eski İstanbul efendilerinden Osman Bey, hilekâr esnafa karşı pek amansız davranırdı. Çarşıya çıktığı zaman, dükkân dükkân dolaşır, tavukların kursaklarına kadar herşeyi inceden inceye muayene eder ve eğer tavukların kursaklarında yem bulamazsa, tavukçuya falaka cezası verirdi. Bir Ramazan günü yolda rastladığı seyyar satıcının tavuklarında yem bulamayınca tam sopa faslına başlayacağı sırada fakir tavukçu, Osman Bey'in ellerine sarılıp "A benîm sultanım!" der, "Tavuğun midesinde yem var mı, yok mu diye bakacağına bir de onun sahibinin midesini yoklasan olmaz mı?"
DÜNYA HALİ
Mehmed Şevket Bey'in babası Hacı Besim Efendi hâli vakti yerinde olmasına rağmen hiç para harcamazmış. Birgün hasta olup yatağa düştüğünde Mehmed Akif onu ziyarete gitmiş. Besim Efendi çok zayıf ve mecalsiz halde yatıyormuş. Akif geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra "Hacı Efendi!" demiş, "Sizi çok zayıf görüyorum. Bir tavuk kestirseniz, çorba falan yapılsa?" Hacı Efendi "Siz ne diyorsunuz Akif Bey!" diye cevap vermiş, "Dünyanın bin türlü hâli var, para pul harcamaya gelmez!" Akif tebessüm ederek taşı gediğine koymuş: "Hacı Efendi! Dünyanın o bin türlü hâlinden dokuz yüz doksan dokuzu başınıza gelmiş. Daha ne bekliyorsunuz?"
ONLAR VE BİZ
Sahabelerden biri Hz. Ali'ye sormuş: "Senin zamanında meydana gelen üzücü hâdiselerin hiçbiri, niye daha önceki halifelerin devrinde görülmedi?" Hz. Ali'nin cevabı son derece manâlı olmuş: "Onların zamanında biz vardık, bizim zamanımızdaysa maalesef onlar yok

GÖNDEREN:MURAT KONUR-TEŞEKKÜRLER ARKADAŞIM...
 


KOYUNLU DUYURU PANOSU





*** KÖYÜMÜZÜN ESKİ VE BELKİ NİCESİ VEFAT ETMİŞ YENİ FOTOGRAFLAR BULDUK.ANASAYFAMIZDA YAYINLADIK.SİZLERİN HİZMETİNE SUNDUK.İYİ KEYİFLER



***)ZİYARETÇİ DEFTERİMİZ YENİLENMİŞTİR.SİTE ZİYARETÇİLERİMİZE DUYURULUR.(28.01.2009)

***)MÜJDE!,MÜJDE!,MÜJDE! UZUN ZAMANDIR BEKLEDİĞİMİZ "koyunlufm" RADYOSU CANLI YAYINA BAŞLAMIŞTIR.HERKESE HAYIRLI OLSUN...




02.11.2008 TARİHİNDE EVLENEN TANER GÖK Ü TEBRİK EDER VE ÖMÜR BOYUNCA MUTLULUKLAR DİLERİZ...




***)SAYIN SİTE ZİYARETÇİLERİMİZ,26 EKİM 2008 ÜMRANİYE BOZ TEPE MAHALLESİNDE DÜĞÜNÜ YAPILMIŞTIR...MEHMET UYANIK'KUTLARIZ


DUYURULARINIZI GÖNDERİN YAYINLAYALIM
mail:koyunlu-ohin@hotmail.com

2)19 EKİM 2008 PAZAR GÜNÜ MALTEPE ZÜMRÜTEVLER MAHALLESİNDE KÖYÜMÜZÜN GENÇLERİNDEN "ÖZKAN KONUR ALLAH IN İZNİYLE EVLENMİŞTİR.KOYUNLU-OHİN.TR.GG AİLESİ OLARAK KENDİSİNE MUTLULUKLAR DİLERİZ..!...


BİZİ TAKİP ETMEYE DEVAM EDİN...



BİZE YAYINLAMAK İSTEDİKLERİNİZİ GÖNDERİN YAYINLAYALIM...


koyunlu-ohin@hotmail.com
-------------------


----------

www.koyunlu-ohin.tr.gg

------------------------------------------

KOYUNLU REKLAM PANOSU




1)ARTIM TRAFİK - AK SİGORTA aracılık hizmetleri /ŞENOL ARTIM -- ADRES:M.Akif ersoy mah. fatih bulvarı No:200 murat işhanı sultanbeyli-ist
TEL: 0216 419 26 66 -0535 844 34 16- 0532 559 62 13


2)ARTIM İLETİŞİM / ŞENOL ARTIM ADRES:Orhangazi mah.Cihan caddesi No:23 sultanbeyli-istanbul


3)

3)PAKER BOYA VE KiMYA SAN.TiC LTD SiT.BARISMAH.BARIS CAD.NO:25 GEBZE KOCAELi--05334948496
ERCAN BABAYiGiT


4) EMEK GRUP SİGORTA HİZMETLERİ
ŞENER UYANIK-FATİH UYANIK
0533 451 7097
MERKEZ:ADNAN MENDERS MAH.T.ÖZAL CAD.NO:1/3
EMEK- BURSA
TEL:0224 241 5715 -TEL/FAX:0224 242 3262
ŞUBE:ARZUHALCİLER ÇARŞISI NO:32
ACEMLER -BURSA



5)ŞİRİN SİGORTA VE VE ARACILIK HİZM.LTD.ŞTİ.
.MEHMETE ŞİRİN UYANIK

ADRES:Fatih Bulvarı No:278/ SULTANBEYLİ-İSTANBUL
TEL:0532 681 3241-
0216 398 9151-FAX:0216 398 9873
MAİL:sirinsigorta@aksigorta.net

REKLAMLARINIZI GÖNDERİN BEDAVA YAYINLAYALIM.

-----------

SİTEMİZİN HALKIMIZA HİZMETİDİR.

mail:
koyunlu-ohin@hotmail.com

www.koyunlu-ohin.tr.gg
<

Facebook beğen
 
BİTLİS VE İLÇE HABERLERİ
 

www.koyunlu-ohin.tr.gg

SİTE YÖNETİCİSİYLE MESAJLAŞ
 
HAVA DURUMU
 

www.koyunlu-ohin.tr.gg
 
SİTENİN HER HAKKI S.E GRUP EB TASARIM İÇİN SAKLIDIR.HER TÜRLÜ KOPYALAMA VE BİLGİ ALMA İZİNSİZ YAPILAMAZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol